Sultan II. Abdülhamid Sözleri
Sultan II. Abdülhamid Sözleri Osmanlı Devleti gerileme dönemi padişahlarından birisi olan Sultan II. Abdülhamid, aynı zamanda tarihte farklı konularda fikirler öne sürmüş önemli bir kişiliktir. Osmanlı Devletinin yıkılma sürecini yavaşlatan bir isim olmakla birlikte devlet adamlığı konusundaki başarıları geç anlaşılmış olan bir kişi olsa da günümüzde de halen Sultan II. Abdülhamid’in tarihteki başarıları hala dilden dile dolaşmaktadır. Başarılı padişah ve devlet adamı kimliği ile insanlığa kazandırdığı Ünlü sözler ise insanlık açısından önemli kaynak niteliği taşıyan sözlerdir.
Sultan II. Abdülhamid sözleri, genellikle politika ve siyaset üzerine kaleme alınmış sözlerdir. Sözler içerisinde devlet yönetimi ve siyasetle alakalı birçok öneri, tavsiye ve sorgulamalar bulmak da mümkündür. Dini son derece hassas şekilde yaşayan II. Abdülhamid, dünya liderleri arasında yer alan önemli bir liderdir.
Yaşadığı ve özellikle de Osmanlı devletinde tahta çıktığı dönemlerde Osmanlı Devletinin geçmişine ve geleceğine dair birçok eser kaleme almıştır. Son derece uyumlu ve naif kişiliğe sahiptir. Kişiliğine bir de bilgi birikimini, tecrübelerini ekleyen Sultan II. Abdülhamid, günümüze ve geleceğe ışık tutan sözleri insanlığa kazandırmıştır.
Editörün Seçimi ile En Değerli Sultan II. Abdülhamid Sözleri
- “Bir milletin kalbi, o milletin mührüdür.”
- “İnsanlar arasındaki en büyük zenginlik ve servet, gönlü zengin olanlardır.”
- “Bir millet, geçmişini bilmezse, geleceğini de bilemez.”
- “Vatanın kurtarılması, bir milletin yeniden dirilişidir.”
- “Vatanı uğrunda ölmek, bir şehitlik mertebesidir.”
- “Milletimizin en büyük serveti ve gücü, birlik ve beraberliğidir.”
- “Adalet, bir devletin temel direğidir.”
- “İslam ahlakı, insanları birleştiren en büyük güçtür.”
- “Milletimi seviyorum ve milletimi en çok düşünen benim.”
- “Ülkemin huzuru ve refahı için çalışıyorum.”
Sultan II. Abdülhamid’in sözleri, Osmanlı döneminin siyasi ve sosyal koşullarına yönelik düşüncelerini yansıtır. Osmanlı İmparatorluğu’nun zorlu dönemlerinde hüküm süren bu padişah, ülkesinin birlik ve beraberliğini koruma çabası ve adaletli yönetim anlayışıyla bilinir. Ancak, tarihsel kaynakların doğruluklarına dikkat etmek ve sözlerin tarihi bağlamını anlamak önemlidir.
Sultan II. Abdülhamid Sözleri
- Kılıçla alınan vatan, para ile satılmaz.
- Tarih değil, hatalar tekerrür ediyor!
- Ha kendi evlatlarım, ha millet farkı yoktur.
- Kılıçla alınan vatan, para ile satılmaz.
- Hak isteyenin hakkını verin. Baş kaldıranın başını kesin.
- Ben abdestsiz hiçbir devlet işine imza atmadım.
- Bilmek güzel şeydir. Hele haddini bilmek ise daha güzeldir.
- Bizi yükselten, dinimize karşı duyduğumuz büyük aştır.
- Bu demiryolunu koruyacak iki şey var: İslam’ın hilali, Türk’ün yıldızı.
- Millet birbirini kırıp geçireceğine bırakın beni öldürsün.
- Cevizin kabuğunu kırıp özüne inmeyen, cevizin hepsini kabuk zanneder.
Beni evhamlı sanıyorlardı, hayır! Ben sadece gafil değildim, o kadar!
Osmanlı eğer Filistin’den çekilirse, orada kıyamete kadar kan durmayacaktır.
İcabı halinde donanmayı kaybetmemek için canımı vermeye hazırım.
İngilizler Osmanlı Halifesinin gücünü unuttukça onlara bunu hatırlatmak çok kolay.
Raylara keçe döşeyin, Paygamberimizin ruhaniyetini rahatsız etmeyiniz.
Filistin’i satın almak isteyen yahudileri kapımdan kovduğum için Allah’a şükrediyorum.
Allah bu hallere sebep olanları kahhâr ismiyle kahretsin. Şimdi devlet ne hale geldi.
Milletim bu toprakları ancak aldığı fiyata verir. Çünkü bu topraklar kanla alınmıştır, kanla verilir.
Düşmanının kurtuluş reçetesi öldürmek içindir. Esaretin bir çeşidi de borçlandırmadır.
Kırk yıl şu devletlerin birbirine düşmesini bekledim. Onlar birbirlerine düştü, şimdi ben tahtta değilim.
Mesele benim şahsıma hücum etmeleri değil, mesele devletimize hilafet makamına hücum etmeleri.
Ben de bir silah alır, askerle beraber müdafaada bulunurum; ölürsem şehid olurum, ben zaten ölmüş bir adamım.
Yeniden canlanmak için Avrupa medeniyetini taklit değil, gücümüzün esası olan İslamiyet’e dönmek gerekir.
Biz can çekişen bir millet değiliz. Yatağından taşan bir nehire benziyoruz, bizi zinde tutabilecek yegane kuvvet islamiyettir.
Padişah, İttihatçılar için şöyle diyordu: “Devleti on sene idare edebilirlerse ‘bir asır idare edebildik’ diye sevinsinler.”
Bize harita çizip ömür biçenler bilsinler ki, Allah izin verdikçe, kainat devri daim ettikçe kimse bu millete pranga vuramayacaktır.
Biz bu sahalardan çekilelim, emin olun ki buralar daimi karışık ve iğtişaş (özü kaybettirilmek istenen) sahalar haline gelecektir.
Savaş yalnız sınırlarda olmaz. Savaş bir milletin topyekün ateşe girmesidir. Eğer bu bütünlük sağlanmamışsa zafer tesadüfi, yenilgi kaderdir.
İngilizler dünde bugünde yarında dişini etimize geçiren çakaldır. Ya kurt olup çakalları kovalacağız ya koyun olup çürümeye mahkum olacağız.
Ben Bizans İmparatoru Konstantin’den daha az haysiyetli değilim. Biraderim hazretlerine (Sultan V. Mehmet Reşat) bağlılığımı arzediniz. İstanbul’dan çıkmam! Kendisinin de çıkmamasını atalarımızın şerefi adına istirham ederim!
Ben bir karış dahi olsa vatan toprağını satmam, zira bu vatan bana değil milletime aittir. Milletim de bu toprakları ancak aldığı fiyata verir. Çünkü bu topraklar kanla alınmıştır, kanla verilir!
Göreceksiniz yüzbaşım! İttihatçılar, İstanbul üzerine yürüyüşlerinden cesaret alarak bu devleti birtakım kötü serüvenlere sürükleyecekler, belki de Turancılık gayretiyle veya İslamcılık siyasetiyle korkarım ki hem Çarlık Rusya’sı, hem de Büyük Britanya İmparatorluğu ile aynı zamanda savaşa sokacaklardır.
Doğrusunu isterseniz ben Türküm ama Türkçe havalardan ziyade alafranga havalar, operalar hoşuma gider. Çünkü Türkçe minördür. İnsana uyku getirir. Hem de bizim Türkçe dediğimiz makamlar Türkçe değildir. Yunan’dan Acem’den alınmıştır. Türk çalgısı davul zurnadır.
Biz İstanbul’u Rumlardan zapt ettik. Fetih günü onlar matem tutmak isterler. Biz tezahürde bulunursak onların hissiyatını rencide ederiz. Benim zamanımda bir kere İstanbul’un fethi günü merasim yapmak istediler. Ben bu hissiyat noktasını nazara alarak müsaade etmedim. Bunlar hikmet-i hükümettir. Çünkü hükümet tebaasının hepsinin hissiyatını da rencide etmemeğe çalışmalıdır.
33 sene devletim ve milletim için çalıştım. Elimden geldiği kadar hizmet ettim. Hâkimim Allah, bunu muhakeme edecek ise Resulullah’tır. Bu memleketi nasıl bulduysam öyle teslim ediyorum. Hiç kimseye bir karış toprak vermedim. Hizmetimi ancak Allah’ın takdirine bırakıyorum. Ne çare ki düşmanlarım bütün hizmetime kara çarşaf örmek istediler ve muvaffak da oldular.
Ben Bizans İmparatoru Konstantin’den daha az haysiyetli değilim. Biraderim hazretlerine (V. Mehmet Reşat) bağlılığımı arz ediniz. İstanbul’dan çıkmam! Kendisinin de çıkmamasını atalarımızın şerefi adına istirham ederim! (Çanakkale Savaşı sırasında her ihtimale karşı saltanatı Eskişehir’e taşımaya hazırlanan ve Abdülhamit’i İstanbul’da bırakmayıp yanında götürmek isteyen Sultan V. Mehmet Reşat’a, Başmabeyinci Tevfik Paşa aracılığıyla gönderdiği cevap.)
Kaynak: igrus.com